11 Aralık 2009 Cuma

Yaş otuz beş..

Gün,yeni yeni ağarıyordu.Güneşin ışıkları odamın içerisini aydınlatmaya başlamıştı.Eskisi gibi değildi artık sabah uyanışlarım,nazlanabileceğim kimse yoktu uyanışlarımda,uyabilmek için ise mecalim.
Her zamankinden farklı bir hüzün hakimdi bu sabah içime.Yataktan kalkıp pencereyi araladım.Kimsecikler yoktu sokakta.Issızdı her yer.Bu daha çok içimi acıttı.Aslında bahaneler arıyordum.Bu günümü kötü geçirmek,üzülecek bişeyler bulabilmek için.Çünkü bugün,34 yıl önce dünya'ya geldiğim gündü.İlk kez bu kadar içimi acıtıyordu bugün.Yıllar boyunca hızlıca geçmesini istediğim zamanın,durmasını istiyordum artık.Aslında çok güzel bir doğum günü hediyesi olabilirdi bu benim için.İçimden zamanın geriye dönmesi için Allah'a dua ettim."Neden olmasındı ki diye düşündüm"Ama sonra saçmaladığımın farkına varıp pencereyi kapatıp,içeri girdim.
Ayaküstü birşeyler atıştırdım öylece.Eskiden kahvaltı derdim buna.Annem hazırlayıp,ailemle beraber iken.Ama artık yalnızdım,yapayalnız...Yıllar akıp giderken sevdiklerimi de alıp götürmüştü.Ağlamak istedim bir an,bütün gün boyunca.Ama onu bile beceremedim tam olarak.Eskiden deliler gibi istediğim şeylere sahiptim artık.Ama mutlu olamıyordum sanki..:(
Telefonun çalması ile birlikte bı derin düşüncelerden bir an olsun sıyrılabildim.Arayan lise yıllarımdan eski bir arkadaşımdı.Sesini tanıyamadım önceleri,sonra tanıtınca kendi hatırladım.Doğum günümü hatırlamış,kutlamak istemiş yıllar sonra..
Bütün karamsar duygularımdan sırıldım o an sanki.Dün gibi canlanı verdi bütün anılarım..:(
Telefonu kapattım.Oturu verdim öylece bir yere,halının desenlerini inceledim uzun uzun..
Ve kendime bir 35 yaş hediyesi vermeye karar verdim.Mutlu olmak,kendimi mutlu hissedebilmek,mutlu etmek gibi bir hediye.Hazırlanıp dışarı çıktım.Dilediğimce dolaştım sokaklarda.Zaman ve mekan sınırlaması tanımadan.
Hemen hayalini kurardım böyle avera avera dolşmanın lise yıllarındayken.İnsan o zaman kendini bulurmuş öyle diyordu bir kitabında " Mehmet COŞKUNDENİZ" tabi yanlış hatırlamıyorsam.Gençken böyle hayallerim vardı işte.Hoş pekte yaşlı sayılmam aslında,yolun yarısı olsada.
Neyse,sonra sahilde bir banka oturdum.Filmlerdeki klişe sahneler gibi elimde koca bir kağıt helva," Kız Kulesi " karşımda.Gülüverdim birden kendime,kendi halime.Ne biliyim komik geldi işte.
Sonra gözüm karşıda ağlayan bir çocuğa takıldı.Ne şeker şeydi öyle.Yeni aldığı dondurması yere düştüğü için,gözyaşları sel olmuştıu.Babası koşar adımlarla gidip,yenisini getirmişti hemen.Mutlu olsa bile gözyaşları dinmemişti yinede.
Neyse ki sonunda oturduğum yerden kalkıp,eve dönmeye karar verebildim.Bugünlük bu kadar yeterdi benim için.Çoktu bile.Bankatan kalkıp yürümeye başlamıştım ki;bir ses duydum

-Teyzeee,teyze diye
Ben olamazdım.!Bana seslenmiyordu bu ses.Hem ben teyze değildim ki.En fazla abla olabilirdim.Hayır,hayır ben değildim.Yoluma devam ettim.Allah'ım yine yanı ses:
-Teyzee,teyze kağıt helvanızı ve çantnızı bankta unuttunuz.
Evet bendim..:( Bu ses banaydı.Teyzemi olmuştum.Büyük bir nefret ile tam arkamı dönecektim ki,annemin:"hadi kızım yine okula geç kaldın"sesiyle uyandım.Allah'ım rüyaymış san şükürler olsun.Hemen koşup aynaya baktım.Teyze felan değil,hala kedimdim..:)
Edebiyat ödevimi yaparken uyuya kalmıştım sadece.içimden derin bir ohh çekerek,kahvaltıya yumulu verdim..xD


"Heyy yabancı yolun yarısı 35 der Sıtkı TARANCI,korkarım 18 sene sonra sarcak içimi derin sancı"






nOt:Bu bir edebiyat ödevidir.:)

8 Kasım 2009 Pazar

Nefret EDİYORUMmM..!!!




Abuk sabuk şakalardan,ailemle aramı bozan danışman hocalarından,


abuk sabuk konuşan arkadaşlarımdan,okula gitmek zorunda olmaktan,


test çözmekten,konu çalışmaktan,beni anlamayan herkesten,dershaneye gitmekten,


sürekli imalarda bulunanlardan,kendini bişey sananlardan,salak saçması duygularımdan,


hayatımı mahvedenlerden,ukalalıkta sınır tanımayan insancıklardan,benim istemediğim halde akan gözyaşlarımdan,beni görmemekte ısrar eden gözlerden,nasihat çeken sözlerden,


matematikten,fizikten,okul idaresinden,sokakta tip tip bakan kişilerden,anlayışsız insanlardan,yazılıdan düşük not almaktan,çıkarcı kişiliklerden,kurduğu iki cümleden birini sallayan, bugün röportajını okuyup hayal kırıklığına uğradığım kişilikten,kitapların sonunu istediğim gibi bitirmeyen yazarlardan,insanları görünüşlerine göre nitelendiren kişilerden,önyargılardan,kendine bakmayıp (benim gibi) başkasını eleştiride sınır tanımayanlardan,günü günü tutmayanlardan,babamın sinirlenmelerinde,annemin tuhaf tepkilerinden,aileme haksızlık ettiğim için kendimde,irade sahibi olamamaktan,hocaların ayrımcılık yapmasından,okulda 9.sınıflardan,ottan,çöpten,Taklitçilerden,kıskançlardan "o"ndan,bundan,diğerinden..ve daha sayamadığım birçok şeyden,birçok özelliğimden ve çevremdeki birçok kişilikten Nefret EDİYORUMm..!!!




Ne yazık ki ne kadar nefret etsem bile hiçbirşey farketmiyo,yapcak bişey yok ama bu hayat böyle gitmez.!


Bir çeki düzen vermek lazım ya hadi hayırlısı..




24 Ekim 2009 Cumartesi

Rap in Prensesi..


Uzun zamandır kendisinden haber alınamayan, Müslüman bir eşle evlendikten sonra Müslüman olduğu haberleri yayılan ,feminizmin ve Fransadaki rapin en önemli bayan temsilcilerinden olan Diam's bir cami çıkışında çekilen bu fotoğrafıyla islamiyeti seçmekle kalmayıp, ona uygun yaşamaya başlıdığını da bariz bir şekilde göstermiş oldu.Özellikle yaptığı açıklamada söylediği cümle ile kendisine birkez daha hayran kaldım."Doktorlarda bulamadığım huzuru,islamiyette buldum." demiş.Muhteşem bir açıklama olmuş.Herkes yaptığı seçimlerde özgür,islamiyeti seçmekle çok doğru bir karar vermiş bence.Fransa da pek hoş karşılanmasa dahi,bence isabetli bir karar olmuş.Ne diyelim Rap'le kalsın sonsuza kadar..(:

19 Ekim 2009 Pazartesi

Öyle bir geçer zaman ki...

"Ayrılırken söylenen sözler,beraberken yaşananların özetidir."


Ayrılık vakti gelmiştir artık...Kalbin sızlar konuşamazsın,hem ne söyliyeceksindir ki.Susarsın,içinden çok şey geçer aslında,toparlayıp düzgün bir cümle kuramazsın.İçine atarsın söyliyeceklerini,haykırmak istersin,cesaretin yoktur.Gözyaşların akmaya başlar istemdışı,hıçkırıklara boğulursun bir an, farkında olmadan.



Gözlerin anlatıyordur aslında söylemek isteyipte,sustuklarını.Onca yılı nasıl birkaç dakikaya sığdırabilirsin ki.Susarsın,belki de susmak en güzel şekilde anlatır o an herşeyi.Gözyaşlarına hakim olmak istersin,ama onlar senden bağımsız akar.Bütün güzel şeyleri hatırlarsın o an,o güne kadar yaşanan,o kişiye ait olan ,bütün güzel şeyleri.

Artık vakit tamamdır;kalbindeki acı,sustukların, gözlerinden yansır karşındakine.Son kez bakmak istersin onun gözlerine,cesaret edebilsen,ah keşke.. Bu yüzden gözlere bakılmaz bence ayrılırken,eğer bakılırsa herşey daha da zorlaşır.Çünkü gözler heşeyi sözlerden daha iyi anlatır.
Söylenecek tek birşey vardır artık.

"Elveda"

Elveda,en güzel anların,elveda en masum duygularım,elveda ". " sonsuza kadar elveda...

7 Ekim 2009 Çarşamba

ALIŞVERİŞ..


Alışveriş yapmayı sevmeyen var mıdır acaba..? Genel itibariyle alışveriş yapmak çok sevilen ve bağımlılık yapan bir merettir.Ben de eline geçen parayı harcabilme potansiyeli olan bir kimse olduğuım için,alışverişe bayılırm.Alışveriş dediysem yanlış anlaşılmasın, böyle küçük kendi çapında bir alış ve veriş benimkiler. Alşışveriş sonrası aldığım şeylere yapılan yorumlara uyuz olurum hep,nedendir ama çok itici gelir bu yorumlar,yorum yapanı boğasım gelir adeta.


Diyelim ki çok beğenerek aldığınız bir müzik çalar,dinliyosunuz,memenunsunuz felan..Sonra kendini bilmezin biri gelip

-Aaa ne kadara aldın..?

-x TL`ye

-Hadi ya,seni kazıklamışlar."X "mağazasında daha ucuz.

-(heh sanki nerede ucuz diye sordum)

-Aaa şey ya bunun diğeri daha güzel hani şu bir üst modeli.

-yapma ya git al o zaman.!

-Arada bir verirsin dinleriz artık..

-hA,hani beğenmemiştin..yorumsuz.


Lütfen çevremizdekilerin yaptığı alışverişler sonrasında, onları üzecek,pişman edicek yorumlarda bulunmayalım..(: Alışveriş yapmak hassas ve geri dönüşü olmayan bir mevzuudur.

Alınan şeyi beğensek de beğenmesek de en fazla bir hayırlı olsun,güle güle kullan,ne biliyim en kötüsü başında,üsütünde paralansın.vs gibi şeyler söyleyin ya da susun yahu!!


5 Ekim 2009 Pazartesi

Umutsuzca beklemek umudu..

Hayal kırıklığına uğramayan var mıdır acaba hayatta..??
Hiç yanılmayan,umutları yıkılmayan hiç..Ya da çoçuklar gibi mutluyken,havalarda uçarken yere düşmemiş kimse var mıdır ..?
Herkesin hayatında az da olsa umutların bittiği yerler olmuştur,olucaktır da.Ne biliyim kötü ya,üzücü, can yakıcı bazense.
Hele acını içinde yaşamak,en kötüsü de bu olsa gerek.Soranlara benim hala umudum var derken,aslında herşeyin bitmiş olması.İçinin deli gibi acıyo olmasına rağmen,etrafa gülücükler şaçmak.
Kendini zavallı gibi hissetmek içten içe,acımak birazda kendine.Ama pes etmemek yinede.En ufak bir kıvılcımda yeniden umutların yeşermesi,ve yeni hayal kırıklıkları.Umutsuzda yaşarmış ya insan,sanmam..!!
Ne kadar hayal kırıklıkları olsada ümit etmek,bir umut beklemek güzel şey.
Ne biliyim seni sevmeyen birinin seni seveceğini ümit ederek,sabırla beklemek.Üzülmek bazen,bazense,ümidi yitirmek,pes etmek sonra, vazgeçmek ve en ufak bir tebessümde en baştan başlamak yeniden yine,beklemek,beklemek..
Kimilerininse bambaşkadır ümitleri .Zengin olmak gibi,mutlu olmak gibi,iyileşmek gibi.
Ümit etmek,umutla beklemek ,gerçekleşmeyeceğine emin olduğumuz şeyler için dahi olsa güzel şey..(:

24 Eylül 2009 Perşembe

Üzgünümdür hayli vesselam..!


Sona geldim.

Bitti herşey. Koskoca üç sene göz açıp kapayıncaya kadar geçti.Ve eminim bu sene de öyle su gibi akıp gidicek farkına varmadan.

Aslında bi son değil,gerçekten yeni bir başlangıç olucak bu seneden sonra.Tabi olamayabilirde.:(


Yeni bir seneye başladık,yepyeni bir eğitim öğretim yılı işte.Ama olmuyor hep bir burukluk,hep bir hüzün hakim her yere.Üzgünüm,üzgünüz belli edemesekte.Zamanı durdurmak,sarıp başa dönmek, belki bazı şeyleri değiştirmek,belki de doya doya yeniden yaşamk istiyor(uz)um o yılları.

Lise ne güzel şeymiş böyle...Ne güzel yıllarmış geçirdiklerimiz.İlk arkadaşlıklar,paylaşmalar,kardeşlikler.Geri dönmesi imkansız,hatırlandıkça gülümseten üç koca yıl.Bazen sıkılarak giderdim okula,bazen nefret ederdim hocalardan,sınıftan.Ama olsun kişiliğni bir türlü çözemediğim birçok hocayı,abuk sabuk tipleri,yazılı heyecanlarını herşeyi çok özliycem.Henüz ayrılmadım okuldan evet,bir senem daha var.Ama artık kendimi buralara ait hissetmiyorum. Arkama bakmadan uzaklaşmak istiyorum.Belki de kızgınlıktan üzüntüden sürekli sitem ediyorum .Neden, acı tatlı yıllarımı geçirdiğim,farkında olmadan sevdiğim ait olduğum okulumdan,sıramdan,arkadaşlarımdan ayrılmak zorundayım ya da neden bu kadar tutkuyla bağlandığım lise yıllarım beni acımadan ortada bırakıyor??.:(


İnanmıyorum, lise bitince herşeyin eskisi gibi olacağına, içimi en çok bu acıtıyo.Kendimi de biliyorum belki de ben ihanet edecim birçok güzelliğe,unutucam herşeyi.Yeni gelince eskiyi bırakıcam geçmişte.Mız mız çocuklar gibi hissediyorum kendimi.Günlerce ağlamak istiyorum yitirdğim,kıymetini bilmediğim güzelim yıllara.


Nefretle süzüyorum okulun yeni sakinlerini.Hepsi birer düşman gibi geliyor gözüme.Benim olan şeyler şimdi onların olucak,haksızlık değil mi bu..?? Birkaç ay sonra gidince biz uzaklara,onlar sahip olucak bizim olanlara.Aynı haksızlığı ben de yaptım bir zamanlar farkındayım.Ama hasssasım bu aralar,üzgünüm,bitkinim,kırgınım belki.Ayrılığı bekliyorum,belki abartıyorum,bilmiyorum.

22 Eylül 2009 Salı

Eskidendi,eskidendi ahh eskiden..



"Eski"...ne kadar itici bir kelime olarak gelir kulağa..Eski ,yeni gelince değerini yitirmiş,önemsenmeyen,köşeye atılmış, unutulmuş herşey.Kimi zaman bir kıyafettir eskiyen eski olan,kimi zaman anılar,dostlar...



"Eski" kelimesi ne kadar itici gelsede kulağa,aslında bambaşkadır eski.Yani gözlemlerime göre.Mesela; Ramazan geldiğinde çoğu kimseden hep şu cümleyi duyarız:"ahh nerede o eski ramazanlar" bu hep böyledir.Eski ramazanlar,eski bayramlar,eski dostlar,eski şarkılar,eski filmler...böyle sürüp gider.Eskiler güzeldir.Eski olduğu,geri dönülemiyeceği için mi yoksa kıymeti bilinmediği için mi böyledir henüz anlaymadım.Yani eskiden herşey güllük gülistanlık felan mıydı..?? Ya da herkes mutlu,herkes zengin,herkes istediğini yapabiliyor muydu..?? Eskiden bayramlarda,ramazanlarda çok farklı şeyler mi yapılıyodu.?? Bildiğin bayram işte,akraba ziyaretleri,bayram şekeri vs. Çok merak ediyorum.Ne var bu eski bayramlarda,dostlarda,şarkılarda,türkülerde...



Ben sanmıyorum yaşlanınca böyle cümleler kuracağımı.Şimdi neyse üç beş,beş on sene sonrada aynıdır.Yani heralde öyledir.Yıllar sonra görücem bunu.Kısacası bıktım artık eski muhabbeti dinleyip,ah çekmekten.! Tamam kabul eskiler belki çok güzel olabilir ama bu yıllarda fena sayılmaz yani xD
Belkide yanılıyorumdur eskiler başkadır bambaşka. Eski insanlar,arkadaşlıklar dostluklar,bayramlar,ramazanlar kısacası eski olan herşey güzeldir, eskiden.
hani herkes arkadaş
hani oyunlar sürerken
kimse bize ihanet etmemiş
biz kimseyi aldatmamışken
hani biz kimseye küsmemiş
hani hiç kimse ölmemişken
Eskidendi,çok eskiden
hani herkes arkadaş
hani oyunlar sürerken
hani çerçeveler boş
hani körkütük sarhoş gençliğimizden
hani şakılar bizi henüz bu kadar içitmezken
Eskidendi,eskidendi ah eskiden..
Sezen AKSU




19 Eylül 2009 Cumartesi

Geldim,döndüm,burdayım

Ohhhhhh ya.
Derin bir "oh" çekdikten sonra başlamak istemedim yazmaya.Çok uzun zaman sonra sanal dünyama kavuştum,mutluyum.Tamı tamına on altı gündür blog,msn,sözlük yüzü gördüğüm yoktu valla.:( Şöyle anlatmak gerkir ise; efendim, bundan çok çok zaman önceydi.Her zamanki gibi bilgisayarımı açmak için gerkli düğmeler başmış,beklemekteydim.Bekledim,bekledim,bekledim.Evet,farketmiştim çok fazla beklemiştim ters giden bir şeyler vardı,bilgisayarım çökmüştü.Oysa ben o gün ne umutlarla,ne hayallerle açmıştım bilgisayarımı.Boynu bükük, zavallı bir sokak kedisi gibi çaresiz, pc'yi kapatıp odaya geri döndüm.Babam hemen anlamıştı bilgisayarda bir problem olduğunu ve alaylı bir şekilde sorular yönelterek beni ezdikçe ezdi.:p "Böylesi daha iyi olmuş, zaten başından kalkmıyodun,artık daha iyi ders çalışırsın" dedi.Yani asıl söylemek istediği boşuna uğraşma,üzgün numarası yapma bilgisayarı yaptırmamdı.Neyse işte onaltı günün sonunda dün akşam kendisini ikna edbildim ve bugün pc'yi yaptırdı sağolsun.Bende hemen sanal dünyama daldım.Ne bileyim yine kolay mutlu oldum galiba ya.(: Sonra düşündüm, koskoca on altı gün geçmiş bir sürü şey olmuştur hepsini yazarım artık bloğuma diye.Ama acı gerçekle karşı kaşıya geldim.On altı gün boyunca ben hiç birşey yapmamışım.Koca bir hiç yani.:( Dershaneye git,eve gel,ders çalış,test çöz,uyu,kalk...vs.bunun dışında birkaç yeni akadaş,yeni insanlar( deişik kişilikler,hayatlar,dertler).Ve bir kez daha anladım ki; insanların hayatlarını,sorunlarını dinlemeyi çok seviyorum ya,böyle çok zevk alıyorum ne biliyim manyak mıyım ne..?? içimdeki "Güzin Ablaya" hakim olamıyorum bnde anlamadım.Karar verdim piskoloji,PDR felan okuyabilirim ya ,hiç fena olmaz.Belki de bu yüzden yeni bloglara haytlara bu kadar meraklıyım.Neyse artık eskisi kadar olmasada,mağlum "öss mağduruyuz"ya buralardayım.Yine basit mutluluklar için mutluyum.Sanal dünyama kavuştum,darısı tüm sevipte kavuşamayanların başına:P:P
"İçindeki korkak çoçuğu ileri doğru itekle"
Bilmiyorum neden yazdım ama bu ara boş bulduğum her yere bu şarkı sözünü yazmaktayım.Nedendir bilinmez bu aralar bu söz içimi öyle bir acıtıyo ki anlatamam. Benim içimdeki korkak çocuk o kadar derinlerdeki ne kadar itiklersem itikleyeyim ortaya çıkmıyo.Çünkü o, korkak,çekingen ve hatta belkide zavallı..:(:(

2 Eylül 2009 Çarşamba

Mutluluk öldü açlıktan edildi mağlup..







Yaşamak güzel şey...
Yanındaysa en sevdiklerin,mutluysan hep.
Masumiyet,samimiyet varsa hayatında
Yaşamak güzel şey..


Seven birileri varsa seni,sevebiliyosan birilerini
Özlüyorsan,bekliyorsan,acı çekebiliyorsan
Gitmek isteyip de gidemiyorsan uzaklara
İşte o anları yaşamak güzel şey.


Ağlıyabiliyorsan sık sık ve samimiyse gözyaşların
Birileri için üzülebiliyorsan,ağlıyorsan
Yalnızken bile varsa yanında birileri
Mutlu ol..!! Gülümse
O anları yaşamak,yaşamak güzel şey..

Bir ailen varsa yanında koruyan,kollayan
Uyandıran varsa sabahları uykundan
İlk görüşte aşık olabiliyosan..
Mutlu ol,mutlu et..!
Yaşamak güzel şey.

Herşey kötü gidiyorsa hayatında.
Umutsuz ve mutsuzsan hep.
Yine de Polyannacılık oynuyabiliyorsan kendi kendine,
Mutlu ol,mutlu et..!!
Sıcacık gülümse..
Çünkü hala umudun var bu hayatta demektir.(:


Bugün çizgifilm,çizgifilm dolaşırken ( küçük bir misafirimiz varda o yüzden yoksa artık izlemiyorum yani..:p) bir kanalda "polyanna"ya rastladım.Başladım izlemeye,tabi bizim ufaklığa pek çezbedici gelmedi.Bilmiyor daha Polyanna'nın nasıl bir zat-ı muhterem olduğunu.Çok etkilendim sanırım ve böyle bir şey yazasım geldi.Düşündüm de( evet sık sık yaparım bunu.) acaba Polyanna basit bir çizgifilm karakteri mi, yoksa koca bir efsane mi ..? Böyle gün içinde alaylı cümlelerde kullanırız ya "bırak şu polyannacılığı ya.."vs. acaba bize sıradan geldiği ya da ne biliyim çocukça geldiği için midir bilinmez hep polyannacılığı basit bir şey gibi yansıtırız.Belki de onu hep kıskandığımızdan,içten içe onun gibi olmak istemmizden kaynaklanıyordur bu,ha ne dersiniz..?? Ben itiraf ediyim,bugün bir kez daha anladım,Polyanna olmak isterdim şu hayatta..Bir çizgifilm efsanesini kıskanıyorum sanırım ,hemde çok.
Düşecek gibi oluyorum bir ara,yalnızım ya yok tutunacak dalım;)
(:(:



















































































29 Ağustos 2009 Cumartesi

Taş Dibe Düşmezz..!!


...Simsiyah,gece karası gözlere tutuklu kalmıştı öylece..Gözlerini ayıramıyordu gece karası iki çift zeytin gözden.Uzun uzun baktı öylece,o karanlıkta kaybolana,kendini kaybedene kadar.Nasıl bir yüz,nasıl gözlerdi böyle anlayamıyordu.Yüzünde donuk bir ifade olmasına rağmen, her an gülümsemeye meyilli dudakları;çatlamış ve birbirine yapışmıştı sıkıca.O gözlere bakmak istedi saatlerce,günlerce..

O birbirine kenetlenmiş dudaklardan,bir kelime duymak,sesini işitmek istedi bu güzelliğin.

...Sonra kıpırdadığını farketti,şaşırmıştı.Aslında yersiz bir şaşırmaydı bu çünkü o simsiyah gözlerin sahibi de insandı,tıpkı kendisi gibi.Ayağı kalkıp,uzaklaştığını farketti.Gidiyordu.Onu ilk ve son kez görecek olma ihtimali içini acıttı.Tarifsiz bir sızı hissetti kalbinde.Gidiyordu,belki de bir daha göremeyecekti bu güzelliği.Ayağa fırladı ve sürüklenmeye başladı o güzelliğin peşinden,sanki ayakları ondan bağımsız ilerliyordu.

...Kendinden emin ama yine de ürkek bir havası vardı bu tarifsiz güzelliğin.Artık kendine hakim olamıyordu.Ona dokunmak,sımsıkı tutmak,siyah gözlerine sonsuza dek bakmak istiyordu.Adımları hızlandı,dokunsa tutacaktı artık onu..Elini uzattı,gözlerini kapadı,sakinleşmeye çalıştı,tam dokunacaktı ki isimsiz ve tarifsiz güzel yok olmuşşşşşş..=) Çünkü aşık olduğu,kendini kaptırdığı bir insan değil,aslında insan ama bu kimse onun insan oluşuna değil,gözlerine yüzüne,aşık olmuş napalım kader kısmet...(: Aslında daha açıklayıcı anlatmak isterdim de ortam müsait değil.


Şöyle Kolera'nın bir sözüyle özetlemek gerekir ise;




Ah bu devirde dost bize düşman oğlum olsun varsın
Herkes olacak bir gün pişman oğlum ama olacak çok geç
Hangi güzel yüz toprak olmadı oğlum,bir bilselerdi..
Hangi ceylan gözlü yere akmadı oğlum,hamdım oldum




19 Ağustos 2009 Çarşamba

Birileri..


Evet,"birileri" şu hep mutlu olan,ama sizin hayatınızı mahveden birileri.Bazen dershanede yanınızda oturan ve kolejde okuduğunu bastıra bastıra vurgulayan,kendini bi halt sanan birileri..Ama nedense yapılan sınavda aynı sınıfa düştüğüm beyni boş,kendini bi halt sanan birileri.. Dersle alakası olmamayı bi halt sanan ve sizi uyuz eden birileri.. Ya da şu kritik senede sınava hazırlandığınız anda duygularınızı ve geleceğinizi altüst eden birileri..Otobüse bindiğinizde sizi rahatsız eden,bağıra bağıra konuşan birileri..Sırf arkadaş edinmek için yalakalık yapan birileri..En yakın arkadaşınız olmalarına rağmen ,hareketleriyle uyuz eden, hayatınızı çekilmez yapan birileri..Yüzünü görmeyi dahi istemediğimiz, sürekli sahte gülücükler atan birileri..


İşte bu saydığım ve bir o kadar da sayabileceğim "birileri" hayatımızı mahvediyor ve mahvetmekte.! Ama ben buna izin vermiyeceğim ve değer verdiğim, beni anlayan ve benim gibi olan nasıl tanımlıyabileceğimi henüz kestiremediğim,kimse(ler) inde hayatının mahvolmaması için uğraşacağım.:( "Birileri" nin hayatımızı mahvetmesine izin vermeyelim..!!
Bu kim olursa olsun,tabi başkalarının hayatını da mahvetmemeye özen gösterelim.


Gelelim diğer ^^birileri^ne işte bu birileri ise kelimeleri kifayetsiz bırakan birileri..Hayatımıza girmelerine izin vermekten çekinmemiz gereken,her zaman bizim iyilğimizi düşünene birileri..Hatta abartmıyorum bazılarının yüzüne bakınca dahi anlaşılıyor bu;o kadar masum, o kadar güzel bir ifade varki yüzlerinde, anlatamıyacağım birileri..Ya da konuştukça mutlu olduğumuz,bizi gülümsetebilen,onlar için her şeyi yapabileceğimiz birileri.. Sıcacık gülümseyişleri,söylediklerinin içtenliğiyle bizi mest birileri..Her zaman hayatımızda yer almasını istediğimiz birileri..

Bu yazıyı yazdım ama ben hangi "birileri"yim bilmiyorum. Ama hayatımda güzel birilerini istiyorum..(:

17 Ağustos 2009 Pazartesi

Hepsi Hepsi Hayat Nasıl Olsa..


Nedendir bilmem ama bilgisayarı açtım,ne msn de kimse var ne orda ne burda.Bugün kötü bigün müdür anlaymadım.Kötülüğünü tam kestiremesemde,bildiğim tek şey var,bugün;tatilimin bitiş günüdür.:(

Artık lise son sınıf öğrencisi oldum ve bunun getirisi olarak ÖSS ve dershaneyi geçen seneye nazaran daha fazla ciddiye almak zorundayım. Yarın sınıfların belirlenmesi için dershenede bir deneme sınavı olucak.Düzey belirleme sınavı, isme bak ya..ne şimdi bu sınavda başarılı olmazsam ben seviyesiz mi olmuş olucam.Puff çok umurumda..!! Ne kadar böyle düşünüyor olsam bile bu sınava eşşek gibi çalışmak ve başarılı olmak zorundayım.Bu böyle..Bu senemim nasıl geçeceğini az buçuk kestirebiliyorum,deneyimim var OKS den.Hoş onun sonu hüsranla bitmişti ama olsun.Yakında, çok yakın bir zamanda bilgisayar yasağına maruz kalıcağımı da hissediyorum.Bu yıl nefret edeceğim başlıca diyaloglar olucak mesela:

Anne-Baba: Yavrum bak,bu sınav senin geleceğin için çok önemli çok çalışman lazım biliyosun.Biz,bu zamana kadar sana elimizden gelen maddi manevi desteği sağladık, artık bundan sonrası senin azmine kalmış..bırak tv'yi,pc'yi,müzik dinleme bu sene nolur sanki..?? Bunların hepsi senin iyiliğin için biliosun.Sen,bir seneni vericeksin,sonra bütün yıllar senin olucak.( klasik cümle).Ama tabi kazanamazsan dünyanın sonu diil biliyosun kızım.(yersen tabi.) Ya tamam benim iyiliğimi düşünüyolar,biliyorum onları çok seviyorum ama klasik nasihatlardan nefret ediyorum!!

( Akaraba ziyaretleri ben gitmesem bile onlar gelir mutlaka)

x kişisi-eee sınava da az kaldı,nasıl gidiyor bakalım çalışmalar??

( Ben daha cevap vermeye yeltenmeden)

Annem-Valla kafasını kaldırğı yok,kazanıcak inşş zorladık felan ama çalışıyo artık.( Doktor,mühendis vb favori mesleklerden biri olucaktır onun kızı).

Sonra bi de deneme sınavları Allahım yaa..sözylicek bişey bulamıyorum.

Kaç net..?? Kaç net..?? Kaç.. net..?? Size ne kardeşim ya,rahat bırakın beni sınav benim ,net benim..!!

Sonra ders çalışmaya motive etmek için ; sınava tamı tamına 245 gün, 46 hafta, 3 saat ,30 dakika,25 saniye kaldı.. Yuhh yani başka işin gücün yok bunu hesaplıyosun ya..En yakın arkadaşlarınız ( dikkat çekerim dost demiyorum) arızalaşmaya başlar,çünkü artık rakipsinizidir.

Bu ve bunlar gibi birçok hadiseyle karşı karşıya kalacağım 365 gün 52 berbat haftalık bir eğitim, öğretim ve dershane yılı beni beklmektedir. Ne diyim hakkımda hayırlısı olsun.Benim gibi birçok kimse var biliyorum,hissediyorum onları Allah hepimize kolaylık versin.Zor bi yıl olcak,sonu güzel biter inşallah.



DİPNOT:"Hepsi hepsi hayat nasıl olsa" Zardanadam adlı grubun müthiş ötesi süper şarkısıdır.Herkese tavsiye ederim.Başlık bulamadım idare edin(:

12 Ağustos 2009 Çarşamba

Giderken Bana Bir Şeyler Söyle




Her sabahki gibi uyanmışsındır tatlı uykundan,kafanda tasarlamaya başlamışsındır o andan itaberen, gün içinde yapıcaklarını.Kahvaltını yaparsın apar topar her günki gibi ve her günki gibi çıkarsın kapıdan geri döneceğini bilerek.Gün her günki gibi aydındır yine ve yavaş adımlarla ilerlersin gideceğin yöne.Sonra aniden ne olduğunu anlamazsın, beklemediğin bir anda kesili verir nefesin,bir köşeye çekilir derinlere dalarsın .Her gün yaşadığın günlerin aynısydır oysa bugün,nerden çıkmıştır bu nefes kesilmesi..?? Hiç aklından geçer miydi bugünün, her zamankinden farksız olan bugünün, öleceğin gün olabileceği..?? Sanmam.! En azından benim için öyle,gün içinde ölüm hiç aklıma gelmiyor.Çok bariz bi çağrışımla karşılaşmadığım sürece.Şimdi eğer bu yazıyı okuyan bir kimse olursa eminim şöyle diyecektir:"ya ne saçmalıyo bu,gecenin bu saatinde uykumu kaçırdı git yat uyu allasen" falan gibi.(:Bu yazıyı yazmaya beni teşvik eden şey,yaklaşık olarak yarım saat önce bitirdiğim bir kitaptır.Kitabın ismi"Giderken Bana Bir Şeyler Söyle". Öleceğim anda bu soruyla karşı karşıya kalsam ne cevap veririm diye düşündüm durdum.Sonuç..? Bilmiyorum ya giderken ne söyleyebilir ki insan;o an düşünülesi onca şey,hatırlanası onca anı varken ne söylenebilinir..? Ya zaten ölecek bi insana bu soru sorulur mu ya,olucak şey mi bu yani?? Neyse uykum da gelmeye başladı zaten.Artık öleceğim an doğaçlama bişeyler yaparım heralde xD ..İyice saçmalamaya başladım yanlış anlaşılmam inşş.Ama güzel kitap,tavsiye ederim. Hayat boş..!!




Ölüm Allah'ın emri, Ankebutta belli..!
Eline tutuşturdu Sago en güzel delili
Delilerim ve deliliğim beni bu yaşıma getirdi.
Sen köşene çekil,düşün seni neler bitirdi..??
Sagopa Kajmer






Dipnot:"Giderken Bana Bir Şeyler Söyle"adlı kitap Mustafa ULUSOY'un "İnsanın Temel Acıları Üçlemesi'nin" ikinci kitabıdır.

5 Temmuz 2009 Pazar

Kalpsiz Güneş

ay çiçeği:Ay çiçeği güneşe aşık olunca, gülmekten kırılmış bütün bitkiler."Güneş gökyüzündeki tahtından bir an bile ayrılmaz.Kudretli ve ulaşılmazdır.Sen kim,o kim.Vazgeç bu sevdadan."demişler hep bir ağızdan.Ayçiçeği sesini çıkarmamış.Sevdalı gözlerini dikmiş güneşe;bakmış,bakmış,bakmış.Uzun müddet hiçbir şeyin farkına varmayan güneş,nihayet birgün,ayçiçeginin bakışlarını hissetmiş üzerinde.Önce geçici bir heves sanmış ama zamanla yanıldığını anlamış.Ayçiçeği öyle inatcıymış ki,güneş tahtını nereye taşıdıysa,yılmadan usanmadan o yöne çevirmiş başını.Derken bir öğleden sonra,artık takipten bıkan güneş sapsarı gazabıyla kavurmuş ay çiçeğini.Daha ay çiçeğinin üzerinde simsiyah duman tüterken,insanlar akın etmişler olay mahaline.
"Yaşasın!" demiş içlerinden biri."Şimdi ne güzel çitleriz bu aşkı." Aynı gece televizyon karşısında acıklı bir aşk filmine göz yaşı dökerken,çitlemişler ayçekirdeklerini.





NOT:Bu hikayecik Elif ŞAFAK'ın "Mahrem" adlı romanından alıntıdır.!!!

30 Haziran 2009 Salı

Saçmalama...

...Gittikçe uzaklaşıyorum kendimden,çevremden,herşeyden.İçimden bir ses:heyy nereye? diyor.İşte o an irkiliyorum,frenliyorum kendimi.Kendime çok uzağım bu aralar,yaklaşmak istiyorum.Kendime doğru koşuyorum ama varamıyorum bir türlü,nefesim kesiliyor yarı yolda.Geriye dönüyorum umutsuzca:( Düşünüyorum da,korkuyorum sanırım.Kendimle yüzleşmekten,gerçekleri görmekten korkuyorum, hem de çok.İçimdeki beni ört-bas edip sahte bir ben koyuyorum ortaya.Neden,kimden saklıyorum kendimi acaba?? cevabını bilmiyorum.Ortada iki ben var,biri gerçek diğeri sanal..

...Şu koca dünyada bir ben varım,bir de ben.Başka kimim var ki?? Ailem,dostlarım gerçekten varlar mı?? Ya da şu an saçmalama rekorunu egale etmeye mi çalışıyorum? Ancak yazdıklarımın bana saçma gelmemesi gibi bir saçmalık var ortada.Ne zaman bu karmaşıklıkları bırakıp mutlu olabileceğim acaba??Kalıplaşmış şeyler gerçekleşince mi?? Aklıma ilk gelen şey ÖSS'yi kazanmak.O zaman mutlu olacağım işte.Ya da ben öyle sanıyorum.Bilmiyorum. Bir insan mutlu olduğunu nasıl anlar ki,nasıl bir kavramdır bu mutluluk?? Oysa ne çok duyarız şu cümleyi çevremizden:"çok mutluyum ya" bunu söyleyen kaç kişi gerçekten mutlu acaba?? Peki ben gerçekten mutlu olduğuma eminim diyen var mı aramızda??Ne çok cevapsız sorum var.Bu aralar soru işaretiyle pek bir kankayım.Ama ben noktayla kaynaşıp hep kesin olmak istiyorum!!..




"Mutlu gözüksem de kalp taşır azam kayıp." KOLERA