30 Haziran 2009 Salı

Saçmalama...

...Gittikçe uzaklaşıyorum kendimden,çevremden,herşeyden.İçimden bir ses:heyy nereye? diyor.İşte o an irkiliyorum,frenliyorum kendimi.Kendime çok uzağım bu aralar,yaklaşmak istiyorum.Kendime doğru koşuyorum ama varamıyorum bir türlü,nefesim kesiliyor yarı yolda.Geriye dönüyorum umutsuzca:( Düşünüyorum da,korkuyorum sanırım.Kendimle yüzleşmekten,gerçekleri görmekten korkuyorum, hem de çok.İçimdeki beni ört-bas edip sahte bir ben koyuyorum ortaya.Neden,kimden saklıyorum kendimi acaba?? cevabını bilmiyorum.Ortada iki ben var,biri gerçek diğeri sanal..

...Şu koca dünyada bir ben varım,bir de ben.Başka kimim var ki?? Ailem,dostlarım gerçekten varlar mı?? Ya da şu an saçmalama rekorunu egale etmeye mi çalışıyorum? Ancak yazdıklarımın bana saçma gelmemesi gibi bir saçmalık var ortada.Ne zaman bu karmaşıklıkları bırakıp mutlu olabileceğim acaba??Kalıplaşmış şeyler gerçekleşince mi?? Aklıma ilk gelen şey ÖSS'yi kazanmak.O zaman mutlu olacağım işte.Ya da ben öyle sanıyorum.Bilmiyorum. Bir insan mutlu olduğunu nasıl anlar ki,nasıl bir kavramdır bu mutluluk?? Oysa ne çok duyarız şu cümleyi çevremizden:"çok mutluyum ya" bunu söyleyen kaç kişi gerçekten mutlu acaba?? Peki ben gerçekten mutlu olduğuma eminim diyen var mı aramızda??Ne çok cevapsız sorum var.Bu aralar soru işaretiyle pek bir kankayım.Ama ben noktayla kaynaşıp hep kesin olmak istiyorum!!..




"Mutlu gözüksem de kalp taşır azam kayıp." KOLERA

1 yorum:

madam teyze dedi ki...

iş aslında tamda dediğin yerden başlıyor.hayatı sevmek için sebebe ihtiyacımız varmı?
not:bloğunu kurcukluyorum,dinlendiren ve kendini okutturan yazıların var,takipteyim