27 Eylül 2010 Pazartesi

Yaklaş Bana Yanmazsın..


Neden aynı gezegende yaşadığı halde,birbirLerinden habersiz göçüp gider insanLar..?


"Biz" öyle olmasak olur mu..?..

-Olsun lütfen.."Ayırt et beni,farket beni,bardak gibi kır bırak beni ama bırakma beni" diyordu bir şarkıda.


Bir sürü insan var dünyada .Çıtayı düşürmek gerekir ise etrafımda birçok insan var.BazıLarını çok yakından tanıyorum,dostlarım,arkadaşlarım işte.Bazılarını sima olarak tanıyorum,görmüşlüğüm var sadece, belki iki kelam etmişizdir.Bazılarının ismini biliyorum sadece, belki hayatından bir iki tutam okumuşluğum var.Bazılarının sadece varlığından haberdarım,ki bu yetiyor şimdilik.

Tek bi kişi değil belki. Birçok kişi.

Yolda gördüğüm bir yüz,duyduğum bi isim , farklı bir paylaşım sahibi, bir Sago dinleyicisi,aynı kitabı okuduğum kız,aynı düşünceyi paylaştığım ve varlığından haberdar olmakla yetinmediğim herkes. Bir sürü kişi var böyle.Birden habersiz hayatımın içine aldığım.Aslında..

Bilmiyorum.Tuhaf işte.Saçma.

Öyle yani. Ne yazcaktım ne oldu.


Neyse..

Sonucu Sago ile bağlıyoruz ;


şu an beni dinlediğini biliyorum,

seni görür gibi oluyorum,

analiz ediyor yazıyorum,

açımı bulup çiziyorum,

gözümü siliyor yanıyorum,

düşünü biliyor üşüyorum,

ama bir çözüme varıyorum, dinle !..







10 Eylül 2010 Cuma

Mutlak Hiçlik.!!!

"Felaket diye bir şey yoktur,kaçınılmaz olan vardır..
Paulo Coelho.


Dr Mavi :Onu buraya getiren şeyin ne olduğunu sordu.Süreyya bir süre durakladı.Sonra,"Buraya kaybettiklerimi bulmaya geldim" dedi.


Gerçekte insan her an kendini aşmalı,kendisine varoluş imkanı tanıyan Mutlak Varlığa yönelmeli,O'na dayanmalı,varlığını ve tüm varlıkların varlığını O'ndan bilmeli,kendi gerçekliğinin,gücünün sınırlarının farkında olmalı değil miydi? Süreyya'nın yanılğı noktalarından biri de buydu.Kendi sınırlarını,mutlak bir hiçlikle başlayan ve biten gücünü kuvvetini hiçlik sınırlarından çıkaran benliğinin oyununa gelmişti.

Süreyya'nın benliği Yaratıcının kediye hayat bağışlamasını,onun her ihtiyacını görmesini,her an onunla ilgilenmesini,ona en güzel biçimin vermesini,tüylerini olabilicek en güzel şekilde yaratmasını görmezlikten gelip,kedisi için yapabildiği tek şeyi yani onu besleme fiilini-ki o da Yaratıcının verdiği ikram etme,yardım etme,merhamet ve şefkat etme duygularından dolayı gerçekleşiyordu-tümüyle kendine mal etmiş,bu fiili sahiplanmişti .Kedisi iyiyken,sağlıklıyken,onun büyümesini sahiplenirken yani'işler yolunda giderken' Yaratıcıyı unutuyor;kedinin başına bir hastalık geldiğinde ise Yaratıcıdan yardım istiyordu.Kedi sağlıklı iken kedinin sahibi sanki Süreyya idi.Süreyya,Neptün'ü bahçesinde bulmuş olmasına,onun varoluşun ahiçbir katkısının olmamasına,onu bahçesinde görene dek Neptün diye bir varlığın farkında dahi olmamasına rağmen,Neptün benim kedim demişti.O sağlıklıyken Süreyya'nın kedisiydi de,hastalanınca mı sahibi Yaratıcı olmuştu.??
Ay terapisi-Mustafa Ulusoy


En basitinden böyle işte.Etkiledi beni yazdım buraya.Zaten bu adam ne yazsa etkilenirim.öyle işte blog işaretler felan. ille de piskoloji.s.s

8 Eylül 2010 Çarşamba

Deniz Görmeden Yaşayamıyorsan Rezillik Eşittir Ben Demektir.!

Bayram şekersiz olmaz kesinlikle.Ama yarın bayram olmasına rağmen evimizdeki şekerlik bomboştu.Ta ki ben doldurmayı düşünene kadar.
Hadi dedim.
bi iyilik yapıyım da bu bayram şekerleri ben alayım.Sanki başka işim gücüm yok.Annemi şaşırtıp böyle bir teklifte bulundum.Tabi kadınceğizin dili tutuldu önce,sonra canım kızım deyip sıkıca sarıldı bana.Ağlaştık birkaç dakika falan,demiycem tabi.Para verdi.Tamam git al dedi.Tabi benim esas amacım 'cafcaf' almaktı.Araya şekeri de şıkıştırı verdim.


1 saat sonra.

Elimde cafcafım,poşette şekerler minübüs beklemekteyim.
(şeker - poşet dikkat.!)
Bir tane geliverdi hemen.Hayret ki hiç düşünmeden hadi bineyim dedim.Genelde toplu taşıma araçlarına binerken,hayatımın kararını veriyomuş gibi düşünür,ince eliyip sık dokur ve tabanvaya talim ederim ya neyse konu bu değil
Bindim işte ayaktayım yani.Bi kadın yanındaki çocuğunu:kalk yavrum abla otursun.dedi.
Çocukta:abla oturcan mı ? dedi.
Bende: yok yavrum ben böyle iyiyim, aman sen rahatsız olma.! dedim.(gençlik nereye gidiyor böyle yarabbi.!) Neyse.

5 dakika sonra.
Bir koltuk boşaldı ben de oturdum.Şekerleri de yan tarafıma koydum,açtım cafcaf'ı artist artist bakınıyorum.Hani maksat birinin dikkatini çekerde,gider alırda,okurda,bağımlısı olurda,da da da işte.
Sonra pat pat gibimsi sesler geldi kulağıma ??
( Hakan Öztürk'ün yazısını bulmuş,okumaya koyulmuştum.yani zamanlama süper.)
Şeker poşetinin kaydığını hissettim,tutmaya çalıştım ama olmadı.Şekerler öylece yere dökülüverdi.İlk bir iki dakika,hadi yer yarılda içine gireyim modda kaldıktan sonra,toplamaya başladım.Sağolsun şoför dahil olmak üzere herkes yardım etti.
Bazılarıysa sırıtmakla yetindi neyse.Bayram arefesinden başlayan rezilliğimin,bayarmın çeşitli günlerinde tekerrür etmemesini umut ediyor ve yazımı bitiriyorum.(:
Herkese iyi Bayramlar.(:

NOT: şekerlik dediğin doluyken güzeldir..(:


Gün karanlıksa etrafın bulanıksa
Kaderin sana düşmansa benden çok da farklı değilsin
Yağmura saygın sonsuzsa aşka hiç inanmıyorsan
Zorla günleri sayıyorsan aynı kişi bile olabiliriz

5 Eylül 2010 Pazar

Vazgeç Ahmak.!!

"Karmaşık anlamsızlıklar ardışık yanılmalar
Sürekli uykuya yumulmalar hayatın içinden bu yansımalar
Büyük bir göç var ordan oraya kalbimden uzağa"

Aslında dün gece yazmayı düşünüyodum.Açtım yine bu sayfayı önce,iki kelime yazdım,sonra sildim.Vazgeçtim sonra.Kapattım sayfayı,açık olan bütün pencereleri kapadım sonra, en son olarak bilgisayarı kapattım ve uyudum.
Uyumak ..
Şu hayatta zevkle yaptığım tek şey belki.Öyle rutin bir uyku değil bu,gereksinim gibi değil yani.Hani şöyle kaçış gibi bir şey uyumak.Hayattan,gerçeklerden,insanlardan kaçış gibi hani.24 saatin büyük bir bölümünde uyumak.İstediğin olmadıysa uyumak,sınavın kötü geçtiyse uyumak,içinde söylenmemiş cümlelerin varsa uyumak.
Yarı ölüm gibi bir şey.Hani böyle hayattan tamamen bağlarını koparıyosun ya.Uyandığın zaman saatler sonra, belki bi umut bir şeyler değişmiştir diyorsun.Ama her şey aynı olduğundaki o acıyı hiç bilmiyosun.
Tek bir cümleyle bütün acılarmı dindirebilir misin..?
Saçmalama,bu yalnızca kitaplarda olur.
Neyse.

Kayıda gittim çarşamba günü.İyiydi ortam.Ama ben sorunlu olduğumdan orada baya yalnızlık,sıkıntı çekeceğim gibi.Hoş istediğim bu değil miydi?
Evet ama yabancı kalabalıklarda,yalnızlık ağırlaşır her zaman.
Uzun bir süre yalnızlıkta mola vereceğim gibi.Hoş arkadaşlarımla ,kardeşciklerimle her daim iletişim halinde olacağımdan no problem işte.(:
Ne yazıcaktım,ne yazdım bilmiyorum ama . Böyle bişeyler işte.
Özleyeceğim çoğu şeyi.Mutsuz olacağım belki.Ama gerçek mutsuzluk.Hayal dünyamda böyle değildi oysa.Yani bu yaşlarda bunlar değildi hayalimdeki.Ama nasip kısmet meselesi.
Şurda otuzuma ne kaldı de mi blog.?:D


"Hayal dünyamda mutluydum burası boğdu ruhumu geri götürün beni!"