11 Aralık 2009 Cuma

Yaş otuz beş..

Gün,yeni yeni ağarıyordu.Güneşin ışıkları odamın içerisini aydınlatmaya başlamıştı.Eskisi gibi değildi artık sabah uyanışlarım,nazlanabileceğim kimse yoktu uyanışlarımda,uyabilmek için ise mecalim.
Her zamankinden farklı bir hüzün hakimdi bu sabah içime.Yataktan kalkıp pencereyi araladım.Kimsecikler yoktu sokakta.Issızdı her yer.Bu daha çok içimi acıttı.Aslında bahaneler arıyordum.Bu günümü kötü geçirmek,üzülecek bişeyler bulabilmek için.Çünkü bugün,34 yıl önce dünya'ya geldiğim gündü.İlk kez bu kadar içimi acıtıyordu bugün.Yıllar boyunca hızlıca geçmesini istediğim zamanın,durmasını istiyordum artık.Aslında çok güzel bir doğum günü hediyesi olabilirdi bu benim için.İçimden zamanın geriye dönmesi için Allah'a dua ettim."Neden olmasındı ki diye düşündüm"Ama sonra saçmaladığımın farkına varıp pencereyi kapatıp,içeri girdim.
Ayaküstü birşeyler atıştırdım öylece.Eskiden kahvaltı derdim buna.Annem hazırlayıp,ailemle beraber iken.Ama artık yalnızdım,yapayalnız...Yıllar akıp giderken sevdiklerimi de alıp götürmüştü.Ağlamak istedim bir an,bütün gün boyunca.Ama onu bile beceremedim tam olarak.Eskiden deliler gibi istediğim şeylere sahiptim artık.Ama mutlu olamıyordum sanki..:(
Telefonun çalması ile birlikte bı derin düşüncelerden bir an olsun sıyrılabildim.Arayan lise yıllarımdan eski bir arkadaşımdı.Sesini tanıyamadım önceleri,sonra tanıtınca kendi hatırladım.Doğum günümü hatırlamış,kutlamak istemiş yıllar sonra..
Bütün karamsar duygularımdan sırıldım o an sanki.Dün gibi canlanı verdi bütün anılarım..:(
Telefonu kapattım.Oturu verdim öylece bir yere,halının desenlerini inceledim uzun uzun..
Ve kendime bir 35 yaş hediyesi vermeye karar verdim.Mutlu olmak,kendimi mutlu hissedebilmek,mutlu etmek gibi bir hediye.Hazırlanıp dışarı çıktım.Dilediğimce dolaştım sokaklarda.Zaman ve mekan sınırlaması tanımadan.
Hemen hayalini kurardım böyle avera avera dolşmanın lise yıllarındayken.İnsan o zaman kendini bulurmuş öyle diyordu bir kitabında " Mehmet COŞKUNDENİZ" tabi yanlış hatırlamıyorsam.Gençken böyle hayallerim vardı işte.Hoş pekte yaşlı sayılmam aslında,yolun yarısı olsada.
Neyse,sonra sahilde bir banka oturdum.Filmlerdeki klişe sahneler gibi elimde koca bir kağıt helva," Kız Kulesi " karşımda.Gülüverdim birden kendime,kendi halime.Ne biliyim komik geldi işte.
Sonra gözüm karşıda ağlayan bir çocuğa takıldı.Ne şeker şeydi öyle.Yeni aldığı dondurması yere düştüğü için,gözyaşları sel olmuştıu.Babası koşar adımlarla gidip,yenisini getirmişti hemen.Mutlu olsa bile gözyaşları dinmemişti yinede.
Neyse ki sonunda oturduğum yerden kalkıp,eve dönmeye karar verebildim.Bugünlük bu kadar yeterdi benim için.Çoktu bile.Bankatan kalkıp yürümeye başlamıştım ki;bir ses duydum

-Teyzeee,teyze diye
Ben olamazdım.!Bana seslenmiyordu bu ses.Hem ben teyze değildim ki.En fazla abla olabilirdim.Hayır,hayır ben değildim.Yoluma devam ettim.Allah'ım yine yanı ses:
-Teyzee,teyze kağıt helvanızı ve çantnızı bankta unuttunuz.
Evet bendim..:( Bu ses banaydı.Teyzemi olmuştum.Büyük bir nefret ile tam arkamı dönecektim ki,annemin:"hadi kızım yine okula geç kaldın"sesiyle uyandım.Allah'ım rüyaymış san şükürler olsun.Hemen koşup aynaya baktım.Teyze felan değil,hala kedimdim..:)
Edebiyat ödevimi yaparken uyuya kalmıştım sadece.içimden derin bir ohh çekerek,kahvaltıya yumulu verdim..xD


"Heyy yabancı yolun yarısı 35 der Sıtkı TARANCI,korkarım 18 sene sonra sarcak içimi derin sancı"






nOt:Bu bir edebiyat ödevidir.:)