11 Eylül 2014 Perşembe

Ben de O Eski Bloggerlardan mıymışım.

Selam arkadaşlar. Yok,bu çok tiye alır gibi oldu. Merhabalar arkadaşlar.Sanki bu da çok resmi. Neyse arkadaşlar ya gerek yok böyle şeylere ben döndüm.Uzun zamandır çok ama çok uzun zamandır blogumu hayatımdan çıkarmıştım.Yazmıyordum,yazmayı da hiç düşünmüyordum. Belki bir tumblr hesabı açar orada yeniden,sıfırdan başlarım diyordum. Ama yapamadım arkadaşlar.Kıyamadım bu kadar emeğe ve anıya.Şimdi dedim ki kesintili olarak yıllar sonra yazmaya başlasam,kazara birkaç arkadaşım rast gelse okusa,hani şu ergen yıllarımın triplerini okusa Ki kendilerine yazı falan bile diyemiyorum yani.Tam bir rezillik olmaz mı ? “Ya Seda sen böylemiymişsin aaa falan demezler mi” diye düşündüm. Kompleks yaptım biraz.İşte bunlar hep mahalle baskısı. Sonra dedim ki aman Seda Allah aşkına yani sonuçta taaa lise yıllarında açılmış bir blog bu. Ne beklebilirler ki sanki. Hepimiz ergendik bir zamanlar sonuçta dedim. Hem bak ne havalı blog falan yazıyormuşsun dedim. Yani sonuçta ben de hani şu şimdilerde hakkında kısmına yazılan “eski blogger” lardanım arkadaşlar. Aman Allahım oldukça havalı .Gülücük. Arkadaşlar uzun zaman sonra ilk kez pc başından yazıyorum ve bu sebeple bazı sıkıntılar yaşamaktayım.Yani klavyem gülücük koymuyor ya da ben beceremiyorum. Bu nedenle siz,size komik gelen yerleri ve türevlerini,sonunda uygun gülümseler varmışcasına okuyunuz lütfen.Bunun sonunda da koca bir üzgün surat var arkadaşlar bilginize. Neyse yine çok dağıldı ne diyorduk arkadaşlar.  Hı, yeni bir hesap açacaktım. Burası fazla ergen yıllarım içerikliydi falan. Sonra dedim ki kendi kendime “saçmalama be Seda,ergen misin sen sanki ,kaçtıkların kime ait, başkasına mı ki -şu an buraya soru işareti koymak istiyorum ama yıldızımsı bir şey  çıkıyor, çok sinir bozucu- Öyleymiş gibi okuyun lütfen.Hı,evet buradaki her olay,her cümle,her söylenen,yazılan,çizilen sensin. Evet lisede melankoliayı biraz doruklar da yaşamışsın,fazla dram yapıp kendi kendine triplere girmişin ama yine de olsun. Bunlardan kaçmazsın kızım. Kaçışın varsa bile kurtuluşun yok dedim kendi kendime ünlem.”Sonra uzun zamandır planladığım bu yazıyı bu gece yazmaya koyuldum.Hoş artık buralarda beni takip eden kimseler var mı bilemiyorum ama yine de ben buralardayım eskisi gibi. Takip ettiğim blogları okumayı  özlemişim. Başkalarının hayatlarını uzaktan takip etmek hep hoşuma gitmiştir.Bir de hani hep tweet de,instagramda falan saçmalardım ama sanki şu an uzun bir yolculuktan sonra kendi evine,yuvasına dönen insan rahatlığıyla saçmalıyorum o derece yani. Eski birkaç yazıma baktım da fazla aşağı inemedim tabi. Dayanamadım, yani ne yapayım her satırda “yok artık bunu ben miyim hissi….” Anladınız siz gerisini arkadaşlar demekten kendimi alıkoyamadım tabi. Hı bir de şunu sileyim de bari kimse görmesin deyip sonra da silmeye kıyamadım. Aman kim görürse görsün hissi.Üniversite hayatı ile beraber yavaş yavaş yazmayı bırakmıştım. Evet asıl gelmek istediğim mevzuda bu sanırım. Lisede bir şeyleri doruklarda yaşayarak,sürekli paylaşma hevesindeyken,üniversitede bu his kendini yok artık onu bile yapamayacağıma bırakmış.Sanki o bir geçiş evresiymiş. Bi tatilmiş,müsvedde bir zamanmış,yırtılıp çöpe atılmış.Bir zamanlar bitmesini çok istediğim her satırda vurguladığım üniversite  hayatını şimdilerde özlüyor olmama da şaşmıyor değilim. Otuzuna gelmiş insanlar gibi konuşsam da unutanlar için söyleyeyim ben daha yeni mezunum arkadaşlar. Öğrenci kimliğinden,öğretmen kimliğine yeni geçiş yapan ve Erikson un psikososyal gelişim kuramına göre kimlik karmaşasını doruklarda yaşayan yeni bir mezun. Neyse arkadaşlar, çok uzattım bundan sonra sıkça buralardayım eskisi gibi. Eskisi gibi dediysem daha az ergen,daha az depresif,daha az bunalımlı tabi. Her şeyi yazıp paylaşmak ve saçmalamak konusunda ise hep eskisi gibi.Sonuçta buralar  hep benim kime ne yani .Burada bir göz kırpma şeysi ve soru işareti var tabi arkadaşlar. Şurada da kocaman bir gülücük.

Neyse şimdilik hoşcakalın.